Lütfen Bana Geri-Bildirim Verir Misiniz?

22.02.2022 | Blog Yazıları

Geri-bildirim bir ihtiyaçtır desem bana katılmayan çıkar mı?

“Olmak istediğim insan” olma yolunda doğru rotada mıyım? Bana bakınca dışarıdan nasıl biri görülüyor? Büyük resmin içinde nasıl bir duruşum var?

Acaba iletişim tarzım, davranışlarım, işimi yapış şeklim, başkalarına yaklaşırken takındığım tavır, dışa yansıttığım fiziki, ruhi durumum… tüm bunlar iş sonuçlarıma nasıl yansıyor, başkalarının üzerinde olumlu, işe yarayan bir etki yaratıyor mu, yoksa beklenen, arzu edilen yaklaşımın uzağında mıyım?

Eksiklerim olabilir, farkındayım, peki neyin üzerine çalışmayı önceliklendirmeliyim?

Belki bazı açılardan düşündüğümden daha iyiyimdir, hangi güçlü yönüm daha kaldıraç etkisi yaratıyor, yani hangisini daha fazla ortama getirmeliyim?

Günün sonunda hepimiz işimizde başarılı sonuçlar almak, ilişkilerimizde huzurlu bir ortamı yakalamak istiyoruz. Ancak bazen, davranışlarımız, seçtiğimiz yöntemler, iletişim şeklimiz arzu edilen sonuçları almamıza engel teşkil edebilir; hem de bilmeden, istemeden… Öyle ya, dışarıdan kendimize bakmamız zordur; biri bize ayna tutmadığı sürece davranışlarımızın yarattığı etkiyi göremeyiz ve tekrara düşebiliriz.

Kısacası, doğru davrandığımızı düşünüyoruzdur, ancak başkalarının bizim davranışlarımızdan çıkardığı sonuç farklıdır ya da onların üzerinde istemediğimiz bir etki yaratıyor olabiliriz.

İşte bu tür durumlara düşmek, eğer hatalarım varsa fark etmeden aynı şeyleri yapmaya devam etmek, böyle bir ihtimalin dahi olması büyük endişelerimden biridir. Samimi, açık, net ve yapıcı geribildirimler bu noktada çok işe yarar. Öte yandan, geri bildirim vermek konusunda insanların zorlandığı da bir gerçektir. Bu yüzden, karşımdakileri bu zor durumdan kurtarmak adına, proaktif bir şekilde geri bildirim talep ettiğim çok olmuştur. Hayatımın her alanında, kariyerimin her aşamasında…

Ne keşifler, ne keşifler!

Buyrun üzerimde çok gözaçıcı etki yaratmış olan bir anekdot:
————-
Yer: Prag
Sene: 2000.
Bir yıldır Nielsen Çekya ve Slovakya’da Müşteri Hizmetleri Direktörü olarak çalışıyorum. 14 kişilik ekibimle hoş bir bütünlük yakalamış durumdayım; güzel bir güven ortamı oluşturduğum kanaatindeyim. Yine de, çiçeği burnunda bir expat olarak artık nabız yoklama zamanı geldi diyorum; acaba bana söyleyecekleri bir şeyler var mı?

Soruyorum:
> Takdir ettiğiniz, olumlu bulduğunuz yönlerim neler?
> Keşke Candan öyle yapmasaydı dedikleriniz neler?

Ertesi gün yorumlar önümde. Çoğunun ikinci soruya cevabı neredeyse aynı – belli ki aralarında konuşmuşlar:
P.tesi sabahları bilgisayarı açınca hemen ilk sırada ekranlarına düşen e-maillerimden rahatsızlar!

Çok şaşırıyorum! Halbuki ekibin önünü görmesini sağlayan, haftanın gündemini, iş bölümünü açıklayan o mailleri atarken harika bir şey yaptığımı düşünüyorum. Takdir beklerken, bu ne serzeniş!?

Birkaç gün sonra departman toplantısında konuyu açıyorum; samimi bir ortamda tartışıyoruz ve asıl rahatsızlığı öğreniyorum: Çok çalışmamdan şikayetçiler!! Hafta sonları da çalışıyor olmam, sanki bir maratondaymışız da sürekli arkada kalıyorlarmış hissi yaratıyor onlarda. Hafta sonu çalışmalarına ilişkin onlardan bir beklentim olmadığını biliyorlar, ama bu, kendilerini kötü hissetmelerine engel teşkil etmiyor
Anlatıyorum: “Bağlı bulunduğumuz bölgeden gelen işleri toparlayıp, ona uygun lokal bir çalışma planı yapmak için ancak hafta sonları zaman bulabiliyorum”

Açıkladıkça batıyorum!
Yok, hayır, ı-ıh… ekibim mesajın içeriğinden, mesaj gönderiyor olmamdan değil de, benim fazla çalışmamdan şikayetçi! Onların gözünden aynadaki sevimsiz tipi görebiliyorum: zamanını yönetemeyen, işkolik bir yönetici!

Toparlanma vakti (!!)
————-
Evet dostlar… İnsanın kendisiyle yüzleşmesi her zaman kolay olmayabilir. Cesur olun, gerek işyerinizde, ister çalışan olarak, ister yönetici olarak, gerekse özel hayatınızda, eşinizden, arkadaşlarınızdan geri bildirim talep etmeyi ihmal etmeyin… Öyle keşifler yapacaksınız ki, şaşırıp kalacaksınız.

Sevgiyle…

Yazar: Candan Schabio